Wassily Kandinsky 1866’da Moskova’da varlıklı ve aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Babası başarılı bir çay tüccarıymış ve servetiyle uzun eğitim hayatı boyunca Wassily yi desteklemiş. Rus Ortodoksluğuyla yetiştirilmiş Kandinsky.
Akademik olarak başarılı bir çoçukluk geçirmiş. Eğitim hayatına 1871 de taşındığı Kırım Odesa da başlamış. 1886 da politik ekonomi ve hukuk eğitimi almak üzere oraya Moskova’ya gitmiş. Moskova Üniversitesi’ne hukuk okutmanı olarak atanmış. Ancak 1896’da, otuz yaşındaki Kandinsky, Estonya Dorpat Üniversitesi ndeki profesörlük görevini geri çevirip resim eğitimi almak üzere Münih e gitmiş.
Çocukken hem piyano hem de viyolonsel çalmış olan Kandinsky’yi resim ve müzik her zaman büyülemiş. Daha on üç on dört yaşlarındayken ilk yağlıboya takımını almak için para biriktirmiş. Wassily Kandinsky iyi Almanca bildiği için ve eski Rus milliyetçilerinin çoğunlukla yaşadığı Münih’e taşınmış. 1900 ve 1908 yılları arasında Moskova Sanatçılar Birliği beraberinde sergiler düzenlemiş.
Her yönden yetenekli bir sanatçıymış ve öncelerinde öğrencisi olduğu Phalanx grubunun daha sonra öğretmeni olmuş. Fransız filozof Charles Fourier ‘nin (1772–1837), yarattığı ütopik toplumu için kullandığı bir kavram olan Phalanx kelimesi, 1901 yılında Kandinski ve arkadaşları tarafından, sanatçıların sergi açabilme olanaklarını genişletmeyi amaçlayan sanatçı grubuna verilmiş bir isim olarak sanat tarihindeki yerini almış.
1904’te Wassily Kandinskiy ile Gabriele Münter 4 yıl süren olan Venedik, Tunus, Hollanda, Fransa ve Rusya gezilerine başlamış. Bu gezilerde Wassily Kandinskiy ile Gabriele Münter sanat yaklaşımları konusunda araştırmalar yapmış.
Fovistlerin ilk sergilerinden çok etkilenmiş. Bu resimlerde rengin serbest bırakıldığını görmüş ve sonraki birkaç yılda sanatına katmış. 1911’de Wassily Kandinskiy ile Gabriele Münter Münih’deki sanatçılar derneğini ile bağlantılarını keserek Der Blaue Reiter akımını oluşturmuş. Kısa sürede bu grup Wassily Kandinskiy önderliğinde Matisse, Picasso, Delauney ve Klee gibi zamanın önemli yaratıcılarını etrafında toplamış.
Wassily Kandinskiy 1912’de Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitabını yayınlamış. Modern sanatı büyük ölçüde etkileyen yenilikelerin yayılmasında ve kabul edilmesinde bu kitabın ayrı bir önemi olmuş. Kandinskynin kişisel gelişiminin kavranması, hemde yirminci yüzyılın başında sanatta meydana gelen kritik değişimlerin anlaşılması açısından çok önemli bireser. Wassily Kandinskiy için sanat, manevi değerlerin betimlenmesiymiş.
1914’de birinci dünya savaş başladığında Wassily Kandinskiy Rusya’ya geri dönmüş ve ardından Nina Andrevskaya ile hayatını birleştirmiş. 1921’de Wassily Kandinskiy,Rusya Estetik Akademisi’nde aktif olarak görev almış. Bir sene sonra Almanya’ya gitmiş ve Nazilerin 1933 yılında kapatacağı Bauhaus Okulu’nda eğitmen olarak görev yapmış.1933’de Hitler kapatana kadar Bauhaus’da hocalığa devam etmiş.
1933’de Paris’e yerleşmiş. 1939’da Fransız vatandaşlığına geçmiş. Kandinsky 1944’de Paris’de hayata veda etmiş.
Kandinsky eserlerinde yalnızca içsel hakikatleri ifade etmeye çalışmış, dışsal forma önem vermemiş.Kandinsky‟nin öncü sanat görüşünde anahtar kelime “içsel gereklilik”tir. Sanat içsel gereklilikten doğmalı ve büyümelidir; dış izlenimlerin rehberliğiyle değil. Sanatçının “iç sesi”, sanatın esasları konusunda karar veren merci olmalıdır.
Kandinsky‟ye göre sanatın tinsel(ruhani) bir rolü vardır.Sanatçı, “iç sesin” dış görünüm üzerindeki otoritesini kabul etmiştir; ancak bu görüş Kandinsky‟nin resimlerinde tanınabilir öğelerin tamamen dışlanmasına da sebep olmaz.
Gene de sanatçının resimlerindeki objeler kompozisyon içinde erir ve zorlukla tanınırlar. Doğada olanı çağrıştırmazlar çünkü bu objeler sanatçının hayal gücünün ürünleridir ve tinsel bir tınıları vardır.