Gerçeküstücülüğe en uzun süre bağlı kalmış bir ressam olan Rene Magritte, 1898 yılında Belçika Lessins’de doğmuş. Küçük bir burjuva ailesinin üç erkek çocuğunun en büyüğümüymüş. Babası tüccar oldugu için sık sık şehir değiştirmişler.
Annesinin intiharından sonra aile Charleroi’ya taşınmışlar. İntihar eden annesinin sudan çıkarılışına tanıklık eden sanatçı bu olaydan çok etkilenmiş. Annesi nehir’de boğularak intihar etmiş. Söylentiye göre bulunduğunda geceliği kafasının etrafına sarılıymış. Magritte’in tablolarında rastlanan yüzü kıyafetle sarılı insanların burdan geldiği düşünülmekte.
On iki yaşında resim yapmaya başlamış Magritte. Magritte’in ilgisini çeken eserlerin başında Kübist ve Fütürist dönem eserleri olmakla birlikte Giorgio de Chirico’nun yapıtları asıl ilgisini çekmiş.Magritte, Chirico’nun Aşk Şarkısı gibi resimlerde şiirin resim üzerindeki üstünlüğünü kavradığını ileri sürmüş.Magritte’in felsefeye olan düşkünlüğü, onu Hegel’i, Martin Heidegger’i, Jean-Paul Sartre’ıve elbette Michel Foucault’yu okumaya itmiş.
Foucalt, Valezquez’in Les Menninas’ını (Nedimeler tablosunu) gördükten sonra İngilizceye The Order of Things diye çevrilen Les Mots et les Choses’unu (Şeyler ve Sözcüklerkitabını) yazmış. Magritte, bu eseri okuduktan sonra “İmgelerin İhaneti”olarak bilinen eserini üretmiş. Foucalt ise, bu eseri gördükten sonra “Bu Bir Pipo Değildir” (This is not a Pipe) adlı çalışmasını kaleme almış.
Magritte’in sanatının benimsediği temel strateji, çok bildik görüntüleri göz önüne sermesi olsa da,bunu oldukça farklı bir yoldan gerçekleştirmiş. Sanatçı, çizdiği görüntüleri bazılarının olanaksız, akıldışı ya da anlamsız olarak tanımlayabileceği bir yöntemle ters-yüz eder ve onların tanınırlığını tartışmalı hale getirirmiş.
Nesneleri izleyenin alışık olmadığı konumlarda resmederek gerçek dünyaya meydan okumuş. Sanatındaki bu değişimi yansıtan ilk çalışmalardan biri Nocturne isimli tablosudur. Bilindiği gibi gerçeküstücülük I. Dünya Savaşı’nda yaşanan felaketlere karşı bir ayaklanma olarak çıkmış. René Magritte gerçeküstücülüğe getirdiği farklı bakış açısını, kullandığı üslup zenginliğiyle çeşitlendirmiş.
Gerçeküstücülerin bilinçdışı ya da tamamen duygulara bırakılmış, içinde biraz tesadüflük barındıran yaklaşımlarına karşılık, Magritte’in her zaman akılcı bir mantıkla hareket ettiği gözlemlenir.
Magritte “Şu pipo için bana ne çok soru soruldu. Siz benim tablomdaki pipomu doldurabilir misiniz? Yapamazsınız, değil mi? O sadece bir röprezantasyon (temsil). Eğer tablomun altına “Bu bir pipodur” diye yazsaydım, size yalan söylemiş olurdum.” demiş.
Magritte, 1945’te Belçika Komünist Partisine katılmış. Siyasi görüşleri onu diğer sürrealistlerden ayırıyormuş. 1922 yılında evlenen sanatçı birbirlerini aldatmalarına ragmen hiç bir zaman boşanmamış. Magritte’e 1963 yılında pankreas kanserine yakalanmış. Ressam, hastalığı ilerleyince 15 Ağustos 1967 yılında, 68 yaşındayken ölmüş.