Fransız sanatçı Henri Rousseau (1844-1910) Picasso’nun arkadaşı ve Paris avangardına ilham veren kendi kendini yetiştirmiş bir ressam. 21 Mayıs 1844’te Fransa’nın Laval şehrinde doğmuş Henri Julien Felix Rousseau. Kuzeybatı Fransa’nın küçük bir kasabası olan Laval’da mütevazi koşullarda büyümüş. Bir metal ustası olan babası, 1851’de maddi sıkıntılar yaşamaya başlamış. Daha sonra genç Henri, 1860’a kadar devam ettiği Laval Lisesi’ne yatılı öğrenci olarak kaydolmuş.
Aile 1861’de Angers’a taşınmış, burada Rousseau yerel icra memuru için katip olarak bir iş bulmuş. İşvereni onu hırsızlıkla suçlayınca skandaldan kaçınmak için askere gitmiş.
Hiçbir resmi sanat eğitimi almamış; onun yerine Paris’in sanat müzelerindeki resimleri kopyalayarak ve kentin botanik bahçelerinde ve doğal tarih müzelerinde eskizler yaparak kendisini eğitmiş. Belki de sanat eğitimi almadığı için, Rousseau son derece kişisel bir tarz geliştirmiş. Anatomi veya perspektif öğrenmediği için portreleri ve manzaraları genellikle çocuksu veya “naif” olarak nitelendirilmiş.
Rousseau’nun sanatı Paris’in muhafazakar resmi sanat dünyası tarafından anlaşılmamış.Çalışmalarını Société des Artistes Indépendants tarafından düzenlenen yıllık bağımsızlar sergilerinde gösterebilmiş. Çalışmaları, Camille Pissarro ve Paul Signac gibi tanınmış sanatçılar tarafından görülmüş ve takdir edilmiş. 1893’te, 49 yaşında, emekli olmuş ve kendini sanatına adamış.
Rousseau 1868’de ilk karısı Clemence Boitard ile evlenmiş. Birkaç çocuğundan sadece bir kızı Julia yetişkinliğe kadar yaşayabilmiş. Henri Rousseau, Paris gümrük bürosundaki görevinden emekli olduktan sonra kırk dokuz yaşında tam zamanlı bir sanatçı olmuş. Kendi kendini yetiştiren Rousseau Fransa’dan hiç ayrılmamasına rağmen en tanınmış eserleri, tropik yemyeşil orman sahneleridir. Rousseau’nun sanatının tartışmasız ve kendine has çalışmaları birçok erken dönem izleyicisi tarafından alay konusu edilmiş.
Parisli gazeteci “Mösyö Rousseau gözleri kapalı ayaklarıyla boyuyor” yazmış. Çalışmalarının çoğu sıklıkla alay konusu olmuş ama yarattığı şekil ve tarzdan feragat etmemiş. 1908’de Pablo Picasso, Henri Rousseau’yu ve yarattığı işi onurlandırmak için bir ziyafet düzenlemiş. Çoğu sanatçı gibi, ölümünden kısa bir süre sonra, Henri Rousseau sanat dünyasında çok iyi bilinen bir isim haline gelmiş. Kariyeri boyunca eserleri istediği değeri görememiş fakat ölümünden kısa bir süre sonra eserlerine ilgi artmış.
Özellikle sürrealist etkilerde görülen eserleri sürrealistleri çok etkilemiş. Hiçbir şey beni doğayı gözlemlemek ve gördüklerimi boyamak kadar mutlu etmiyor. “- Henri Rousseau demiş.