Dokuz çocuğun en büyüğü Marc Chagall, Temmuz 1887’de bugünü Rusya’nın bir parçası olan Vitebsk yakınlarında doğmuş. Yahudi asıllı sanatçı 20. yüzyılın en etkili modernist sanatçılarından biri. Ressam, kitap illüstratörü, seramikçi, vitray ressamı, sahne seti tasarımcısı ve goblen yapımcısı olmak üzere bir çok alanda eserler vermiş. Hem çağdaşları hem de daha sonraki sanatçıları tarafından büyük beğeni toplamış, uzun yaşamında karşılaştığı birçok zorluk ve adaletsizliğe rağmen üretmeye devam etmiş. Ailesi ile geçirdiği çoçukluk günlerinden her zaman mutlu olarak bahseden Chagall Yahudilikle olan bağlantısını asla gizlemeye çalışmamış. Eserlerinin çoğu geleneksel Yahudi sanatı ile modernist sanat arasındaki içsel ikiliği içeriyor.
1906’da Chagall, Rus sanat dünyasının merkezi olan St.Petersburg’a taşınmış. 1908-1910 yılları arasında ise Zvantseva Resim ve Çizim Okulu’nda Leon Bakst ile birlikte çalışmış.
Paris o zamanlar modern sanat dünyasının merkeziymiş. 1910’da Chagall oraya taşınmış. Chagall, Paris sanat toplumuna yavaşça entegre olmuş ve çok sayıda etkili Parisli bohem ile tanışmış. Kübizmin unsurları ve aynı zamanda fütürizm ve orfizm gibi yeni eğilimlerle ilgilenmeye başlamış.
1911’de Léger, Delanuay, Gleizes ve Modigliani gibi ressamlarla arkadaş olmuş. Çok sayıda büyük ve başarılı sergiden sonra Chagall, ailesini ziyaret etmek için Rusya’ya geri dönmüş. Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi Fransa’ya dönememiş ve bir süre Rusya’da kalmak zorunda klamış. Savaş sırasında Yahudilere yönelik zulmün kötüleştiğine tanık olması, aynı zamanda bir dizi derin dini tablolar yaratmasına da neden olmuş.
1.Dünya savaşı sırasında, Nazi askerlerinin Fransa’yı işgal etmesi ve Yahudileri eziyet etmesi üzerine Chagall Paris’ten kaçarak Marsilya’ya gitmiş. Oradan da İspanya ve Portekiz’e geçmiş ve 1941 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmiş. 2 Eylül 1944’te, Chagall’ın eşi Bella, hayatını kaybetmiş. 1949’tan itibaren Fransa’nın güneyinde Provence’da çalışmaya başlamış.
Chagall, ressam saygınlığı arttıkça tüm dünyayı dolaşmış. İncil, Gogol’un ‘Dead Souls’ ve ‘La Fontaine’nın Masalları’ gibi eserler için gravürler yaratmış. Daha sonra en iyi illüstrasyonları olarak tanınmış. Avrupa’yı, Filistin ve Orta Doğu’ya seyahat etmiş. Resimlerinde karısı ve kendine sıkça yer vermiş.
Marc Chagall, 28 Mart 1985’te 97 yaşında iken, Saint-Paul-de-Vence’de hayata veda etmiş. 1973’te Nice’de müzesi açılmış. Doğum yeri olan Vitebsk’te ise 1997 yılında ailesi ile çocukluğunu geçirdiği ev müzeye dönüştürülmüş fakat burada eserlerinin kopyaları yer almaktadır.Ara Güler Yeryüzünde Yedi İz adlı kitabında şöyle bahseder: “Chagall ailesinin bir süre İstanbul’da oturduğunu ilk kez duyuyordum. Bizzat kendisinden duyduğuma göre doğruydu. Sonradan öğrendim ki, Chagall, Romanya Yahudisiymiş. Ve o tarihlerde göç zorunluluğu olunca önce İstanbul’a gelmiş, bir süre sonra da Paris’e yerleşmiş. Herhalde İstanbul’da kalsaydı Chagall olmayacaktı, olsa olsa Nurullah Berk ve Bedri Rahmi’nin arkadaşı olacaktı; kıskandıkları için onu Akademi’ye hoca da yapmayacaklardı. O da köprüden her akşam vapura binip adaya giderken filtresiz yassı bir yenice sigarası yakacak ve dumanını Marmara denizine doğru üfleyecekti.”