18. yüzyılın şafağında hem Barok üsluptan kaynaklanan hem de ona bir tepki başka bir sanat ve tasarım anlayışı doğmuş. Rokoko olarak bilinen bu zarif ve hafif üslup, yüzyılın sonunda düzen ve kurallara Neoklasisizm’e yerini bıraktı.
1700’lerde tüm Avrupa’da ve Amerika’nın pek çok yerinde bireysel özgürlük ve demokrasi konuları hakimdi. Bu fikirler sanat alanında hızla yayıldı.
Rokoko, Barok dan cok daha aydınlık, süslü ve eglenceli sanat akımı. Hatta derler ki, Barok şampanya ise rokoko şampanyanın baloncukları ????
1682’dc Güneş kral 14. Louis gösterişli sarayına taşınmış. 1715 yılında 14.louis ölüyor ve yerine oğlu 15.Louis geçmiş. Fakat babası öldüğünde çok küçük olduğu için amcası Orleans dükü 2. Philippe yönetiyor ülkeyi.
Bu dönemde töreler/usuller gevşemeye başlamış. Kamuoyu güçlenmiş ve barok sanatında merkez Versay sarayı iken kral naipliği döneminde merkez; amcanın merkezi Paris olmuş.
Rejans döneminde burjuvazinin güçlenmiş. Giderek güçleniyor ve zenginleşiyorlar. 15. Louis büyüyüp tahta geçtiğinde ise krallık gücü önemini kaybetmiş.
15. Louis’in en tanınmış metresi Madame de Pompadour, Fransız sarayında 1745’den 1750’ye kadar güçlü bir etkiye sahip olmuş. Onun sanat tutkusu tüm Avrupa’ya yayılmış. Madame de Pompadour’un en sevdiği ressam François Boucher’miş.
Gelişen Rokoko üslubu, üst sınıfı içine alacak şekilde güzellik ve mutluluğu gözler önüne sermiş. ‘Rococo’ kelimesi yüzyılın sonunda dönemin en gözde motifi olan ‘deniz kabuğu’ anlamında ‘rocaille’ kelimesinden türemiş.
Pek çok sanat akımı gibi ilk önce zevksizliği vurgulayan küçültücü bir terim olarak kullanılmaya başlanmış. Hafiflik, incelik ve zarifçe akan biçimlerle karakterize edilen Rokoko, başlangıçta iç dekorasyonda ışık ve narin bezemelerle kendini ifade etmiş.
Önce İtalya’ya ardından Avrupa’nın diğer ülkelerine ve Amerika’ya yayılmış.
Rokoko, oynak ve esprili temalara sahipmiş. Rokoko, odaların iç dekorasyonunu şık ve süslü mobilyalarla ve süslü aynalarla tasarlıyorlarmış. Mekanları, kabartmaları ve duvar boyalarını tamamlayan duvar halılarının oluşturduğu bir sanat eseri olarak dekore ediyorlarmış.
Barok ne kadar dinsel bir uslupsa, rokoko da o kadar dindışı bir usluptur.
Rokoko’nun başarılı olmasının bir nedeni de zaten bu üslupta kullanılan bezemenin küçük boyuttaki yapıtlarda yapılabilmesi. Işık çok seviliyor, odalar hep ağaçlıklı manzaralara açılıyor, salon duvarları hep ahşap kaplıymış, Mekanı genişleten aynalar çok kullanılıyor. En çok kullanılan motifler deniz kabukları, sarmal dallarve kıvrımları.
Rokoko döneminde mobilya yapan sanatçılar ünlü ressamlar kadar para kazanıyorlarmış. Bunlara ünlü ressamlar kadar önem veriliyor. Tabi bütün bunlar rokoko mekanlar için yapılan mobilyalar, dolayısıyla mobilyalar da küçülüyor.
Resim Sanatı
Fransa’da, 1715 yılında XIV. Louis’nin ölümü Rejans dönemiyle sonuçlanmış. ( 1700-1730 yılları arasında moda olan mobilya’da bir stil. Barok ve Rokoko’nun bazı özelliklerinin bir arada görüldüğü bu sitilde artık mobilyanın strüktür estetiği, genel süslemelerin önüne geçmiştir. Keskin köşeler azalmış ve mobilyalar kıvrımlarla tanışmıştır.)
14. Louis’in vârisi sadece beş yaşındaymış ve başlangıçta hükümdarlığı büyük amcasının yardımıyla yürütmüş. Genç Louis büyürken onu dönemin sanatçıları arasında Watteau, Boucher, Fragonard ve Chardin gibi isimler varmış.
Aydınlanma Çağı
Yüzyıl boyunca bilim, teknoloji ve sanatta radikal gelişmeler devam etmiş. Lonca sistemi ya da dinsel otorite gibi pek çok eski değer ortadan kalkmış. Eğitim orta sınıfta yaygınlaşmış ve sıradan insanlar daha fazla bağımsızlık kazanmış. Entelektüel, sosyal ve siyasi reformlar, insanlara gelecek umudu vermiş.
Bilim adamları kendi dönemlerinden ‘Akıl Çağı’ olarak söz etmeye başlamışlar. Daha sonra, 19. yüzyılda bu dönem ‘Aydınlanma Çağı’ olarak tanımlanmış. Bu entelektüelleşmeyle birlikte yüzeysel estetik anlayışlar gözden düşmüş.
1760’larda klasik mimari ya da temiz çizgiler ve kusursuz konturlar gibi Yunan ve Roma sanatından unsurların bilinçli olarak kullanıldığı Neoklasisizm ortaya çıkmış.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı (177-83) ve Fransız İhtilali’ne (1789-99) önayak olan isyankâr yaklaşımlar boş, coşkun bir sanatın gereksizliğini ifade eden daha katı fikirlerle sonuçlanmış.
Bunun yerine insanlar Yunan ve Roma cumhuriyetlerine yönelip kendileriyle antik toplumların bağlantılarını kavramış.
Rönesans sanatçıları klasik antikiteden esinlenmişti fakat İtalya’da Pompeii ve Herculaneum kalıntıların keşfi (kazılar 1748’de başladı) daha bilimsel bir ilgiyi canlandırmış. Neoklasisizmin sanatsal olduğu kadar ahlaki değerleride önemsiyordu.
En büyük Neoklasisist ressam, büyük boyutlu eserlerinde tarihi ve yurttaşlık gururunu yücelten David’dir. En iyi öğrencisi Ingres, sonraki kuşak için örnek bir Neoklasist ressam olmuş. Vivaldi rokoko tarzının ilk temsilcilerindendir. Ardından Mozart gelir. Bir başka bakış açısına göre çökmekte olan aristokrasiye son demlerini yaşatan sanattır Rokoko.