Max Beckmann, Alman siyasi iktidarı tarafından “yozlaşmış” sanat yapmakla suçlanmış ve sürgünlere mahkum edilmiş bir sanatçı. 20 yüzyılda sanat, güncel siyasal olayları takip ederek, toplumsal olayları evrensel boyuta taşımış. Bu dönemde, Alman sanatında da farklı eğilimler ve politik güç dengeleri yaşanmaktaymış. Max Beckmann, bu toplumsal değişime yakından tanık olan pek çok Alman sanatçıdan biriymiş. Yaşadığı dönemde “Dejenere Sanatçı” olarak adlandırılmış Max Beckmann.
Böyle bir süreçte isyan eden, propaganda yapan bir sanatçı olmamış, çığlığını eserlerindeki mistik, felsefi duygularla yoğurmuş, derin anlamlar taşıyan kalıcı eserlere dönüştürmüş.
Bu dönemde Almanya’da Hitler, ülke yönetimi konusundaki fikirlerini deklare etmiş,Versailles Antlaşması’nın feshi, haklarda eşitlik, Almanya’nın yeniden silahlanması, ırk bakımından Cermen olan halkların birleştirilmesi gibi ideallerini acıklamış. Hitler’in bu fikir ve idealleri, onu kısa zamanda Almanya’nın en güçlü devlet adamı haline getirmiş.
20. yüzyılda Ekspresyonizm, Sembolizm ve özellikle Almanya’da faaliyetlerini hızlandırmış. İlk olarak zihinlerden geçenleri ve yüzyılın kolektif dramlarını ifade etme isteği, 1905’te Dresden’de oluşan (DieBrücke) “Köprü” hareketinin sanatçılarını etkilemiş. 1911’de,Münih’te sürekliliği sağlayanlar Kandisky ve Franz Marc’mış.
Bir diğer öneli olay 1919 yılında Walter Gropius’un Weimar’da kurduğu Bauhaus sanat okuluymuş. Okulun en önemli hocaları arasında Paul Klee, Oskar Schlemmer, Kandinsky, Moholy-Nagy’miş.
Almanya’da Nazi iktidarının güçlenmesi ile sanat, tutucu olmaya zorlanmış. Beckmann bu baskıcı ortama karşı resimler yapmı. Beckmann, orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak Leipzig’de dünyaya gelmiş.I.Dünya Savaşı sırasında yaşadığı travmatik deneyimler,insanlığa olan bakış açısını değiştirmiş. 1903’te Paris’e gitmiş. Özellikle Fransız ve İtalyan sanatçıların kopyalarını yapmış. 1905’te Berlin’e dönmüş ve Sezession hareketine katılmış. 1914’te ordunun girmiş 1915’te hastalığı yüzünden terhis edilmiş Frankfurt’a iki yıl boyunca hastanede tedavi görmüş.
Özellikle insan vücudunu deforme etme çabaları ve sonucu Alman sanatı içinde ayrı bir yeri olmuş. Beckmann, çalışmalarında sadece insan vücudunun fiziksel özelliğini yansıtmakla kalmamış, psikolojinin temel prensiplerini de eserlerinin görsel malzemesi haline getirme gayreti içinde olmuş.
Özellikle 1920’li yıllarındaki çalışmaları büyük başarılar ve ödüller elde etmiş 1927’de Alman Sanatı’na yaptığı katkılardan ötürü, İmparatorluk Onur Ödülü’nü ve Duesseldorf şehrinin altın madalyasını almaya hak kazanmış.
Paletinde kullandığı zengin renk çeşitlemeleri ve güçlü deseniyle, dışavurumcu, kasvetli, ruhsal ve ideolojik resimler meydana getirmiş. 1937 yılında Naziler tarafından “dejenere(yozlaşmış)” olarak sınıflandırılmış. Bunun sonucu olarak Amsterdam’a kendi isteğiyle sürgüne gitmiş. 1947 yılında ABD’ye göç edip orada eğitmenliğe ve resim çalışmaya devam etmiş.
1950’de Newyork’da ölmüş. “Gece” adlı yapıt Beckmann tarafından 1918-19 yılları arasında Düsseldorf’ta yapılmış. Tuval üzerine yağlı boyadır. Boyutları 133×154 cm’dir. 918 Kasım Devrimive 1919 Martı’nda Almanya’daki genel bir grevi toplum üzerinde bırakmış olduğu etkileri yansıtan bir resimdir.