1- Hollanda’nın Mona Lisa’sı olarak tanımlanan Flaman ressam Johannes Vermeer‘in ‘İnci Küpeli Kız’ filmi
Tracy Chevalier’in romanından uyarlanan film, Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in “İnci Küpeli Kız” tablosunun yaratılış sürecini çevreleyen olayları anlatıyor.
Tablodaki kız hakkında çok az şey bilinmekte. Her ne kadar herhangi bir tarihi kanıt olmasa da ressamın evinde, uzun yıllar ailesi ve hizmetlileri ile birlikte yaşamış bir hizmetçi olduğu düşünülmekte.
On yedi yaşındaki Griet babasının bir iş kazası sonucu kör kalması nedeniyle ailesini geçindirmek için çalışmak zorunda kalır. Johannes Vermeer adlı bir ressamın evine hizmetçi olarak alınır. Griet yavaş yavaş efendisinin ilgisini çekmeye başlamış. Vermeer, Griet’in yetiştiriliş tarzı, eğitim düzeyi ve bulunduğu sosyal konum olarak çok farklı olmasına rağmen, renkler ve ışığı sezgileriyle algılama kabiliyetini farkederek onu yavaş yavaş kendi resimlerinin gizemli dünyasına çekmiş.
Vermeer tam bir mükemmeliyetçidir, çoğu zaman bir resmi tamamlaması aylar sürermiş. Kurnaz kayınvalidesi Maria Thins ise, Vermeer’in bu yetersiz kalan verimi nedeniyle ailenin savurgan yaşam biçimini denetlemeye çabalarmış. Griet’in Vermeer’e ilham verdiğini gören Maria tehlikeli bir karar alarak onların gizli ilişkilerinin gelişmesine izin vermiş.
Vermeer’in zengin patronu ve biricik destekçisi Van Ruijven, Griet’in resmini yapması için kendisine görev vermiş. Esas amacı ise tablo bitmeden önce Griet’in tamamen kendisine ait olmasını sağlamakmış. Griet, bu zor pozu verirken Vermeer’in karısının, kendisine ait olan küpeleri, Griet’in kulağında görmesi filmde gerilim artırmakta.
2- Tim’s Vermeer
Belgesel türündeki film, ilginç icatların patent sahibi mucit Tim Jenison’ın yeni macerasını perdeye yansıtıyor. Tim Jenison bu kez, 17 yüzyılda yaşayan Alman ressam Johannes Vermeer‘in tabloların peşine düşüyor, çünkü Vermeer konusunda kafasının karıştıran birçok nokta mevcut.
Zira Vermeer’in tablolarındaki gerçekçi tekniklerin, bundan tam dörtyüz yıl önce, fotoğrafın icadına 150 yıl varken kullanılmış olması bir hayli şaşırtıcı. Tim Jenison kendini bu müthiş gizemden alıkoyamaz ve Vermeer’in ilk resimlerini yaptığı yere, Hollanda’ya doğru bir yolculuğa çıkar.
Vermeer’in bir çeşit optik yansıtıcı kullandığını düşünmeye başlayan Tim, stüdyosunu bir resim atölyesi haline getirir ve kendi icadıyla bu düşüncesini kanıtlamaya çalışır.