
1915 yılında Cote d’Azur bölgesinde yaşamakta olan ünlü ressam Auguste Renoir karısının ölümüyle acılara teslim olmasını anlatıyor film.
Hayatı beklentisiz bir şekilde sadece yaşamak için yaşamakta olan ünlü ressam, Andree isimli güzeller güzeli bir genç kadının hayatına girmesiyle yeni bir mucizeye tanık olur.
Gençliğinin en güzel döneminde olan Andrée, ressamın yeni modeli olur ve ona sadece sanat anlamında değil hayati olarak da ilham ve enerji aşılamaya başlar. Tam da bu sırada savaşın sürmekte olduğu sınır cephesinde yaralanan oğlu Jean, babasının yanına, aile evine geri döner.
Karşılaştığı şey karşısında büyülenmesi çok zaman almaz. Andrée, genç Renoir’yı da kendine hayran bırakmıştır. Bu, ünlü Fransız yönetmen Jean Renoir’nın sinemaya atılma hikayesinin başladığı yerdir.
Pierre-Auguste Renoir’nın Andrée ile yaptığı tablolar ve Andrée ile Jean’ın tanışması dışında hiçbir öyküsel ve biyografik irdeleme barındırmıyor film.
Film için herhangi bir öykü izlemektense Renoir’nın tablolarını saniyede yirmi dört kez seyretmenin en güzel yolu. Yani sadece bu sebepten bile seyredilebilir.