Salvador Dali, egzantrik giyimi, aykırı davranışları ve sözleriyle, din konusundaki değişken fikirleriyle, ilginç tekniğiyle, 20’nci yüzyılın en büyük sürrealist ressamı. Salvador Dali 11 Mayıs 1904’te, İspanya’nın Figueres kentinde doğmuş. Kendisinden 9 ay önce sindirim yolu iltihabından ölen 3 yaşındaki abisinin ismini almış. Aile, oğullarının böylesine küçük yaşta ölüşünü bir türlü kabullenememiş. Ailesi, Dali’nin yanında ilk Salvador’u anlatıyormuş sürekli. Dali, kendi kimliğini bulmakta çok zorlanmış.
1973’te hiç tanımadığı kardeşi hakkında şöyle yazmış: “Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu… Babamın sevgisinin bu sınırları, yaşamımın ilk günlerinden itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.”
Dali’yi, annesi 1914’te, özel bir resim okuluna yazdırmış. Yeteneği, aldığı eğitimle daha da gelişmiş. Dali, 1919’da, Figueres Belediye Tiyatrosu salonunda ilk sergisini açmış.
Dali’nin annesiyle babası zıt karakterlermiş. Babası sert ve otoriter; annesi sevecen ve anlayışlıymış. Kendisinden 3 yıl sonra kız kardeşi doğmuş. Evin tek erkek çocuğu olmanın verdiği ilgiyle, küçük yaşlardan beri kaprisli ve şımarık bir karaktermiş. Annesinin desteğiyle başladığı resim serüveni, annesinin meme kanserinden ölümüyle birlikte, onu hayata bağlayan en önemli unsur olmuş. Dali, yıllar sonra annesinin ölümüyle ilgili şöyle yazmış: “Hayatımda aldığım en büyük darbeydi. Ona tapardım. Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyordum.”
Babası ise kısa süre sonra baldızıyla evlenmiş. 1922’de, Madrid’e taşınarak üniversiteye başlamış ama anarşist akıma katıldığı için okuldan atılmış hatta bir süre tutuklu kalmış. Kendisi gibi avangart sanata meraklı film yapımcısı Luis Bunuel ve şair Federico Garcia Lorca ile tanışmış ve kısa sürede dost olmuşlar. Okul, Dali’yi, 1925’te geri kabul etmiş ama tamamlayamamış. Aynı yıl Barselona’da ilk kişisel sergisini de açmış.1926’da Paris’te Picasso ile tanışmış.
Louis Burnier ile birlikte 1929’da ‘Bir Endülüs Köpeği’ isminde avangard bir kısa film çekmesi büyük ilgi görmüşler. En önemli eseri 1931 yılında yaptığı ‘Belleğin Azmi’ eseri, ‘Yumuşak Saatler’ veya ‘Eriyen Saatler’ olarak da bilinen eserde, geniş bir kumsal manzarası önünde, eriyen cep saatleri resmedilir. 1934 yılından bu yana New York’taki Çağdaş Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
Salvador Dali İlk başta kadınlara karşı ilgi göstermiyormuş. Bu fikri 1926’da Gala ile tanışınca değişmiş. Gala, Dali’den 10 yaş büyük ve hepsinden önemlisi evliymiş.( Şair bir Rus bir avukatın karısıymış)Bir de çocuğu varmış.
Aslında Gala da, en az Dali kadar sıra dışı bir kişilikmiş. Kocasıyla yaşadığı bir “açık evlilik”miş. Sonunda Gala, ailesini bırakmış. 1929’da birlikte yaşamaya başlayan çift, 1934’te evlenmiş.
Gala, Dali için bir aşık, bir arkadaş, esin perisi ve model, danışman ve her şeyin ötesinde varlığının yöneticisi olmuş. Salvador Dali, daha sonra New York’ta bir sergi açarak ABD’de büyük bir üne kavuşmuş. TIME dergisine kapak olmuş. 1938 yılında ise büyük hayranlık duyduğu Freud ile tanışmış, hatta onun birkaç portresini yapmış. 1936-1939 arasında süren İspanya İç Savaşı’nı General Francisco Franco kazanınca ülkesine dönmek arzusuyla, yeni kurulan faşist rejimi desteklediğini açıklamış. Franco ile bizzat tanışmış ve portresini yapmış, hatta saray ressamı olarak atanmış. Bunun üzerine çoğu Marksist olan sürrealistler, Dali’yi sürrealist grubundan çıkarmış. Salvador Dali ise “Sürrealizm benim” demiş. Din karşıtı söylemleriyle bilinen Salvador Dali, daha sonra Katolik inancını benimsemiş hatta Papa ile tanışmış. Ancak bütün bunlara rağmen her zaman apolitik olduğunu savunmuş.
Ayrıca bilim ve dinin karmaşık yapısını inceleyip şöyle demiş: “Tanrı’ya inanmıyorum. Ama inançlı değilim. Matematik ve bilim bana tanrının olması gerektiğini anlatıyor ama inanmıyorum.”
1940’ta Dali ve Gala, bütün Avrupa’ya yayılmaya başlayan II. Dünya Savaşı’ndan kaçarak ABD’ye gitmiş ve 9 yıl orda kalmış. 1942’de ‘Salvador Dali’nin Gizli Hayatı’ isimli otobiyografisini yayınlamış. Walt Disney ile birlikte ‘Destino’ isimli filmin yapımında çalışmış. Bu film 2003 yılında ‘en iyi kısa animasyon filmi’ dalında Oscar kazanmış.
1954’te ise 20’nci yüzyılın en önemli dini resmi olan ‘Çarmıha Gerilme’’yi bitirmiş. Bu eser için yaklaşık 5 ay uğraşmış. O zamana kadar yapılmış bütün çarmıha gerilmiş İsa resimlerinden farklı olan bu eser, çoğu Katolik’i rahatsız etmiş. 1982’de Salvador Dali’nin çok sevdiği karısı, menajeri, modeli ve ilham perisi Gala hayatını kaybetmiş. Son yıllarında çok az eser veren Salvador Dali, 23 Ocak 1989’da hayatını kaybetmiş.Dali hayatı boyunca, sanatıyla olduğu kadar eksantrik giyimi, davranışları ve sözleriyle de dikkat çekmiş.