Modern sanat Edouard Manet’yle başlar. Manet, Paris’li bir burjuva aileden geliyormuş (Babası Adalet Bakanlığı’nda bir memurmuş ve annesi bir diplomatın kızıymış). Ailesi ressam olmasına karşı çıkmış.
İlkokul yıllarında başarısız bir öğrencilik yaşamış. Manet’in ailesi oğullarının iyi bir eğitim alması için çabalamış. Oğullarını deniz subayı olabilmesi için sınava sokmuşlar. Ancak Manet, Deniz Okulu’nun giriş sınavını iki kez kaybetmiş.
Bunun üzerine Manet’in babası, resime yatkılığının farkında olduğu oğlunu, Ressam Couture’ün atölyesine göndermiş. Manet’in sanat hayatı bu şekilde başlamış ve atölye çalışmasına ek olarak her boş vaktini Louvre Müzesi’nde eski ustaların resimlerini çalışarak geçirmiş.
1852’den itibaren Paris büyük çapta modernizasyon programına girmiş. Şehrin dar, Ortaçağ’dan kalma sokakları yıkılmış ve yerlerine kafeler, uzun, geniş bulvarlar yapılmış. Bu değişimlerin ortasında Manet, eski tarz resmi reddetmiş ve onun yerine çevresindeki modern yaşamı resimlemeyi tercih etmiş.
Belirgin fırça vuruşları, ara tonların kullanılmayarak güçlü renklerin yan yana uygulanması, biçimlerin düzleştirilmesi, resimlerin ölçeklerinin aykırılığı ve uygunsuz konularıyla onun resim analyışı ciddi tepkilere yol açmış. Modern olmaya çabalasa da Manet kabul görmek çok istemiş.
Kırda öğle yemeği resmi Salon sergisine kabul edilmemiş olmalı ki 1863 yılında Reddedilenler Salonu’nda sergilenmiş. III. Napolyon’un yardımıyla tesis edilen Reddedilenler sergisini İmparatorun kendisi de gezmiş. İmparator Kırda Öğle Yemeği resminin önüne geldiğinde durmuş ve resmi eleştirmekten kendini alamamış. Resim, sergideki tüm resimler arasında hem tekniği bakımından ama daha çok içeriği bakımından en büyük tepkiyi almış. Eleştirmenler resmin konusunu ahlaka aykırı bulmuşlar. İki erkek figürün kıyafetlerinden öğrenci olduklarını anlayabilen izleyiciler, bu iki öğrencinin fahişe oldukları düşünülen iki kadınla arkadaşça bir ortamda bulunmalarını hoş karşılamamışlar. Üstelik ön plandaki çıplak figürün bakışları, izleyicide gerçek bir kadın tarafından ortama davet ediliyor hissi verdiğinden, eleştirmenleri kızdırmış. Sanatta nü, ancak gerçek insanları yansıtmadığı sürece kabul gördüğü o dönemde Kırda Öğle Yemeği resmi skandal etkisi yaratmış.
Bununla birlikte Manet, Empresyonistler olarak bilinen bir grup genç sanatçıya esin kaynağı olmuş. Sonraki birkaç yıl boyunca bu sanatçılara tartışmalarda rehberlik etmiş.
Bilinçli olarak skandal yaratmak istememiş ve tüm yaşamı boyunca resmî sanat odaklarının onayını aramış. Sadece yeni bir şeyler yapmayı arzulamış ve getirdiği yenilikler, zamanla sanat üzerine görüşleri değiştirmiş.
Diğer bir sansasyonel eseri Olympia’dır. Sanat tarihinde pek çok defa betimlenmişdir nü resimler, klasikleşmiş bir konudur. Bu türün, en önemli üç örneği, Giorgione’nin Uyuyan Venüs’ü, Tiziano’nun Urbino Venüsü ve Edouard Manet’nin Olympia’sıdır. Bu üç resmin en önemli ortak noktası ve aynı konudaki diğer resimlerden ayrılan özelliği birbirlerinden türetilmiş olmalarıdır.
Manet, Olympia adını verdiği bu resimde, aşk tanrıçasını, bir hayat kadını olarak betimlemiş. Resim çıplak bir genç kadını üzerinde yastıklar olan bir yatağa uzanmış bir halde betimlemektedir. Kadına siyahi bir hizmetçi bir buket çiçek getirmekte, ayak ucunda da bir kara kedi yer almaktadır.Çıplak kadın, pozu, aksesuarları ve izleyici ile kurduğu göz kontağı sayesinde kendi kimliğini açıklamakta, siyahi hizmetçi ise getirdiği çiçek buketi ile bu sahneyi amamlamaktadır.
130,5 x190 cm boyutlarında tuval üzerine yağlı boya resim günümüzde Paris’de Orsay Müzesi’nde sergilenmektedir. Emil Zola Olympia için şöyle söylemektedir: “ Sanatçılarımız bize Venüs’ler verdiğinde doğayı düzelip, yalan söylerler. Edouard Manet kendine, neden yalan söyleyeyim diye sordu, neden gerçeği söylemeyeyim. Bizi kaldırımda yürürken karşılaştığınız zamanımızın kızı Olympia ile tanıştırdı”.
Birçok sanat tarihçisi modern sanatı Empresyonistlerle başlatır. Manet, empresyonist ressamlar arasına konulmuşsa da, O kendisini empresyonist olarak tanımlamamış. Manet, kendi deyimiyle empresyonist değilse de modern sanatın öncülerinden olduğu kesindir. Her yeni sanat, bir önceki sanatı aşma gayretindeyken, önceki sanat yeni sanata yer vermede istekli olmaz.
Manet, 19. Yüzyıl sanat ortamında, kendine yer edinmeye çalışırken döneminin hâkim sanat çevreleri tarafından kabul görmemiş. Salon sergilerine gönderdiği resimler kimi eleştirmenlerce şaşkınlık ve öfke ile olumsuz eleştirilere maruz bırakılırken az da olsa kimi sanat çevreleri Manet’in sanatını dâhice bulup takdir etmiş.
Manet’in sansasyon yaratmış resimlerinin sayısı bir hayli fazladır. Ancak Manet’in tanınması ve sanat tarihinde yerini almasını sağlayan şey, zamanında çok fazla eleştiri almasından çok, resimlerinin içerik ve biçim oluşumunda çağdaşı sanatçılarından farklı yol izlemesindedir. Manet’in, atölye hocası tarafından takdir görmeyişi ve hakarete uğraması onun atölyeyi bırakmasına sebep olmuş. Bu yuzden birçok Avrupa ülkesinin sanat galerilerini gezmiş ve galerilerde yaptığı eskizleri daha sonra Paris’teki atölyesinde kendisine yol gösterici olarak kullanmış.
Israrla Salon Sergileri’ne kabul edilmek istemesi Manet’in aslında sanat otoriteleri tarafından kabul görmek istediğine işaret eder. Buda belki de Manet’in sansasyon yaratan eserlerinin hiç de sansasyon yaratmak için yapılmadığını göstermektedir.
Salon ise alışılageldik eleştiri kalıplarından çıkamayıp sanatçının, aslında kendileriyle barışık olma eğilimini algılayamamış ve onu resimleri aracılığıyla, kendileriyle dalga geçen sanatçı olarak dışlamışlardır. 51 yaşında vefat etmiştir.